double double - Turco Inglés Diccionario

double double

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "double double" en diccionario turco inglés : 1 resultado(s)

Inglés Turco
Tourism
double double n. çift kişilik yataklı oda

Significados de "double double" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
double v. ikiye katlamak
The company managed to double that amount in roughly one year.
Şirket yaklaşık bir yıl içinde bu miktarı ikiye katlamayı başardı.

More Sentences
double adj. iki kişilik
We'd like a double room with bath.
Banyolu iki kişilik bir oda istiyoruz.

More Sentences
General
double entry n. çift giriş
In future, bookkeeping will be done by the double entry system.
Gelecekte, defter tutma çift giriş sistemi ile yapılacaktır.

More Sentences
double taxation n. çifte vergilendirme
The problems of double taxation are relatively rare, as our study showed.
Çalışmamızın da gösterdiği gibi çifte vergilendirme sorunları nispeten nadirdir.

More Sentences
double standards n. çifte standart
We as a Parliament will not accept double standards on competition policy.
Parlamento olarak rekabet politikası konusunda çifte standardı kabul etmeyeceğiz.

More Sentences
double meaning n. çifte anlam
This word has a double meaning.
Bu kelimenin çift anlamı vardır.

More Sentences
double-dealing n. ikiyüzlülük
It is too early to say whether President Bush will choose double-dealing or inconsistency.
Başkan Bush'un ikiyüzlülüğü mü yoksa tutarsızlığı mı seçeceğini söylemek için henüz çok erken.

More Sentences
double-decker n. çift katlı otobüs
The double-decker bus arrived at the bus stop.
Çift katlı otobüs, otobüs durağına geldi.

More Sentences
double chin n. gıdı
Tom has a double chin.
Tom'un gıdısı var.

More Sentences
double time n. çifte mesai
Tom is paid double time on Sundays and public holidays.
Tom'a Pazar günleri ve resmi tatillerde çift mesai ödenir.

More Sentences
double v. iki katına çıkarmak
I would like to point out that we are rather behind in our aim to double their use by 2010.
2010 yılına kadar kullanımlarını iki katına çıkarma hedefimizde oldukça geride olduğumuzu belirtmek isterim.

More Sentences
see double v. çift görmek
For some reason, I'm happy when I see doubles.
Nedense, çiftleri görünce mutlu oluyorum.

More Sentences
double v. iki katına çıkmak
This amount doubled in the following programme for the years from 2000 to 2006.
Bu miktar, 2000-2006 yılları arasındaki bir sonraki programda iki katına çıkmıştır.

More Sentences
double v. ikiye katlamak
After receiving the first two cards, the player may double his bet.
İlk iki kartı aldıktan sonra oyuncu bahsini ikiye katlayabilir.

More Sentences
double-cross v. ihanet etmek
Tom double-crossed me.
Tom bana ihanet etti.

More Sentences
double-cross v. kazık atmak
I double-crossed Tom.
Tom'a kazık attım.

More Sentences
double-cross v. aldatmak
I double-crossed Tom.
Ben Tom'u aldattım.

More Sentences
double adj. iki
State development aid is not sufficient, even if we manage to double or triple it.
İki ya da üç katına çıkarmayı başarsak bile devlet kalkınma yardımı yeterli değildir.

More Sentences
double adj. iki kişilik
The only room available is a double.
Mevcut tek oda iki kişiliktir.

More Sentences
double-faced adj. ikiyüzlü
You are double-faced and this is the problem.
İkiyüzlüsünüz ve sorun da bu.

More Sentences
double-jointed adj. iki eklemli
Tom is double-jointed.
Tom iki eklemli.

More Sentences
double-barreled adj. çift namlulu
He bought a double-barreled shotgun.
Çift namlulu bir av tüfeği aldı.

More Sentences
double adv. iki kere
I double dare you.
Sana iki kere meydan okuyorum.

More Sentences
on the double adv. koşar adım
Get out of here on the double.
Buradan koşar adım çıkın.

More Sentences
double adv. iki katı
There are countries whose slaughter premium is currently double that of others.
Kesim primi şu anda diğerlerinin iki katı olan ülkeler var.

More Sentences
Common Usage
double n. çift
double n. iki kat
double n. duble
double n. dublör
double v. iki misli yapmak
double adj. duble
double adj. çifte
double adj. çift
double adv. ikişerli
double adv. iki misli
double adv. iki kat
General
double handful n. koşam
double cone n. çift koni
double gamble n. çifte kumar
double agent n. iki taraflı çalışan casus
double bend n. çift dirsek
double saucepan n. birbirinin içine giren iki tencere
double taxation n. çifte vergi
double barelled gun n. çifte
double door n. çift kapı
double dealing n. ikiyüzlülük
double one n. hepyek
double n. hile
double chair n. iki koltuklu teleferik
double bed n. iki kişilik yatak
double posting n. çifte kayıt
double pole n. çift kutup
folded double n. iki kat
double floor n. çift taban
double star n. çiftyıldız
twin double n. ikiz double
double n. dolandırıcı
double action n. çift etki
double ignition n. çift ateşleme
double time n. iki kat hızlı
double decker n. çift katlı otobüs
double entendre n. iki tarafa çekilebilecek söz
double chin n. insanda gerdan
double n.
double boiler n. benmari
double feature n. iki film birden
double density n. lastikli söz
double n. oyun
double cross n. aldatma
double window n. çift pencere
double n. dublör
double column n. çift sütun
a small double drum n. kudüm
double line n. çift hat
double track n. çift yol
double blind method n. çift kör yöntemi
double loop learning n. çift etaplı öğrenme
double n. kopya
double boiler n. iki katlı tencere
double harness n. evlilik bağı
double n. hilekar
double entry n. amerikan usulü defter tutma
double header n. iki lokomotifli tren
double plate n. çift plaka
double six n. düşeş (zar)
double dealing n. iki yüzlülük
double standard n. çifte standart
double n. aldatma
double earner n. birkaç işten para kazanan kişi
double date n. iki çiftin buluşması
double deuce n. dubara
double room n. otelde çift yataklı oda
double entendre n. iki anlamlı söz
double harness n. evlenme
double n. (briç) kontr
double holes n. çift delik
double slit n. çiftyarık
double jeopardy n. çifte yargılama
double n. ikili bahis
double tongue n. hilekar
double density n. ikircil söz
double take n. bir durumun anlamını sonradan kavrama
double boiler n. çift kazan
double duvet cover n. çift kişilik nevresim
double duvet cover set n. çift kişilik nevresim takımı
double portion n. çift porsiyon
double function n. çift fonksiyon
double break n. çift kesme
double branch n. çift çatal
double dealer n. ikiyüzlü
double house n. ikiz ev
double brake block holder n. sabo tutucusu
double boiler n. ikili tencere
double signature n. çift imza
double-take n. geç anlama
double-entendre n. çifte manalandırma
double-dealer n. sahtekar
double-dealer n. iki yüzlü
double-decker n. iki katlı otobüs
double-quick n. hızlı yürüyüş
double-entendre n. tevriye
double-decker n. ranza
double-entendre n. biri uygunsuz iki farklı anlam taşıyan söz
double-dealer n. dolandırıcı
double-glass n. çift cam
double-dealer n. ikiyüzlü
double-magnum n. büyük şarap şişesi
double-entendre n. cinasa benzer bir konuşma şekli
double-entendre n. çift anlamlılık
double-glazed window n. çift camlı pencere
double-edged sword n. iki tarafı keskin kılıç
double-declutch n. çift debriyaj
double-loop learning n. çift etaplı öğrenme
double-chin n. gerdan
double-dealing n. dolandırıcılık
double-crosser n. oyunbozan
double-loop learning n. çift döngülü öğrenme
double-decker n. su çizgisi üzerinde iki güvertesi olan gemi
double-edged compliment n. iğneli kompliman
double-decker n. iki katlı taşıt
double-glazing n. çift cam
double dealer n. iki yüzlü
double envelopment n. çift taraflı kuşatma
double-crosser n. ikiyüzlü
double decker bus n. çift katlı otobüs
double decker bus n. iki katlı otobüs
f double flat n. f çift bemol
double-leaf door n. çift kanatlı kapı
double door n. çift kanatlı kapı
double-lock n. çifte kilit
double feature n. iki film bir arada
double dutch n. aynı anda iki farklı yöne sallanan ikili oyun ipi
double glove n. çift eldiven
double bind n. çifte açmaz
double tap n. çift vuruş
double-barrelled name n. iki addan oluşan isim
double-barrel surname n. iki addan oluşan soyadı
double act n. iki kişilik gösteri
double-wide mobile home n. çift üniteli mobil/taşınabilir ev
double tier cake n. iki katlı pasta
b-double n. uzun tır
double pluggers n. parmak arası terlik
double wedding n. çifte düğün
double bed n. çift kişilik yatak
double time n. koşar adım
double n. koşar adım
double date n. iki çiftli randevu
double sofa n. ikili koltuk
double trouble n. bir dans hareketi
double trouble n. çifte dert
double trouble n. çifte sorun
double jeopardy n. çifte risk
double-sided tape n. çift taraflı bant
double bed sheet n. çift kişilik çarşaf
double bind n. çözümsüz çelişki
double chance n. çift şans
double chance n. çifte şans
double handling n. köpek podyumda iken, köpeğin dikkatini çekip hareketlerine yön verilmesi
double minaret madrasah n. çifte minareli medrese
double headed arrow n. çift yönlü ok
double booking n. çifte rezervasyon
double digit number n. iki basamaklı sayı
double pneumonia n. iki taraflı zatürre
double wall n. dubleks torba
double cuffs n. plastik kayışlı kelepçe
double n. (oyuncu, şarkıcı) bir kimsenin yerini dolduran diğer kimse
double n. yedek kimse
double n. yardımcı oyuncu
double n. keskin dönüş
double n. keskin viraj
double n. keskin dönemeç
double n. (her yüzeyi eşit noktalı) domino taşı
double bluff n. blöf yaparcasına hareket etme
double bluff n. blöf gibi anlaşılan davranış
double check n. dikkatli inceleme
double check n. detaylı inceleme
double check n. detaylı araştırma
double cross n. kazanma
double cross n. galibiyet alma
double cross n. kazanmak için uğraşma
double cross n. didinip durma
double cross n. kazanmaya çalışma
double cross n. yenilgiyi kabul etmeme
double day n. çift mesai
double day n. çalışan anneye ait iş ve ev sorumlulukları
double digit n. çift haneli tam sayı
double digit n. iki basamaklı sayı
double digits [us] n. çift haneli sayı
double digits [us] n. çift haneli yüzde
double dipping n. aynı kaynaktan elde edilen iki gelir
double dutch n. anlaşılmaz şey
double dutch n. anlaşılmaz konuşma
double elephant paper n. büyük bir kağıt boyutu
double jump n. aynı pulla art arda iki hamle yaparak rakibin iki pulunu yeme
double letter n. iki sayfaya yazılıp çift posta ücreti gerektiren mektup
double negative n. çift olumsuzlama
double negative n. olumsuzu inkar yoluyla olumluyu doğrulama
double quick n. hızlı ritim
double quick n. hızlı tempo
double quick n. iki kat hızlı tempo
double take n. ikinci kez bakma
double-talk n. abuk sabuk söz
double-talk n. anlamsız söz
double-talk n. teknik dilde anlaşılmaz söz kalabalığı
double-bitted ax n. başının iki tarafı da kesici olan balta
double-bitted axe n. başının iki tarafı da kesici olan balta
double-breasted jacket n. kruvaze ceket
double-breasted suit n. kruvaze ceketli takım
double-dip n. (hız trenlerinde) yolun yarısında bir süreliğine düzleşen tepe
double-take n. ikinci kez bakma
cross double fitché n. kollarının uçları iki sivri uca ayrılan haç
aa (double-a) game n. orta bütçeli video oyunu
double up on v. bölüşmek
play a double game v. ikili oynamak
double space v. çift aralıkla yazmak
double v. iki misli yapmak
double v. ikili oynamak
double v. koşar adım gitmek
see double v. şeşi beş görmek
double v. ikilemek
double v. iki rolü birden oynamak
see double v. çatal görmek
double v. katlamak
double v. bükmek
double up v. eğilmek
double cross v. aldatmak
double up v. iki büklüm olmak
double v. iki ile çarpmak
double v. dublörlüğünü yapmak
double v. yumruğunu sıkmak
double v. katlanmak
double v. aldatmak
double v. iki kat etmek
make double line v. çift sıra olmak
double up v. bükülmek
double v. iki enstrüman çalmak
see double v. sarhoş olmak
double v. bükülmek
bend double v. belini bükmek
double v. çiftlemek
double up v. paylaşmak
double back v. aynı yoldan geri dönmek
double v. iki misli olmak
double v. ikiyle çarpmak
double up on v. paylaşmak
double up v. iki büklüm etmek
double for v. dublörlüğünü yapmak
double up v. ikiye katlamak
see double v. biri iki görmek
double up with v. ile aynı odayı paylaşmak
live a double life v. ikiyüzlü bir hayat yaşamak
double park v. arabayı yolun ortasında bırakmak
double v. eğilmek
play a double game v. iki tarafı da idare etmek
be bent double v. iki kat olmak
double v. kıvırmak
double-park v. iki sıra parketmek
double-space v. çift aralıkla yazmak (daktiloda/bilgisayarda)
double-cross v. kancıklık etmek
double-quick v. hızlı yürümek
double-clutch v. vites değiştirirken iki kere debriyaja basmak
double-check v. çifte kontrol yapmak
double-check v. tekrar kontrol etmek
double-cross v. dolandırmak
double-cross v. kazıklamak
double-check v. çifte kontrol etmek
double-cross v. ikiyüzlülük etmek
double-clutch v. çift debriyaj yapmak
double-cross v. sırtından vurmak
double-bank v. bisiklet veya motosiklette ikinci bir kişiyi taşımak
double-space v. çift aralıkla yazmak
apply double standard v. çifte standart uygulamak
practice double standard v. çifte standart uygulamak
double up as a bed v. açılınca yatak olmak
double v. ikinci bir işte çalışmak
live a double life v. çifte hayat yaşamak
double-bank an oar v. iki adam bir küreği çekecek şekilde ayarlama yapmak
double v. atlatmak
double v. kurtulmak
double v. sıyrılmak
double v. koşarken sert ve ani dönüş yapmak
double v. dolambaçlı bir yolda gitmek
double v. (elbise) başka bir malzeme ile düzeltmek
double v. (elbise) astarlamak
double v. (elbise) astar ile kaplamak
double v. eğmek
double v. gidip gelmek
double v. yakayı kurtarmak
double v. (tavlada) bahis miktarını iki katına çıkarmayı teklif etmek
double v. dolaşarak gitmek
double v. dolambaçlı yoldan gitmek
double back v. ters yöne gitmek
double back v. tersine gitmek
double-bluff v. blöf yapar gibi kandırmak
double-check v. çifte kontrole tabi tutulmak
double-check v. çifte denetime tabi olmak
double-check v. detaylı inceleme yapmak
double-check v. detaylı araştırma yapmak
double-date v. çift randevuya çıkmak
double-date v. çiftler halinde randevuya çıkmak
double-date v. çiftler halinde buluşmak
double dye v. iki kez boyamak
double-quick v. hızlı hareket etmek
double-quick v. hızlı hareket ettirmek
double-quick v. hızlı çalıştırmak
double scull v. ağırlığı patenlerin iç kenarına verip ayakları birbirine yaklaştırıp birbirinden uzaklaştırarak geriye doğru gitmek
double-talk v. laf salatası yapmak
double-talk v. kaçamaklı konuşmak
double-talk v. yuvarlak konuşmak
double-time v. hızlı hareket etmek
double-time v. hızlı hareket ettirmek
double-time v. hızlı çalıştırmak
double-book v. yalnızca birinin kullanılacağı iki rezervasyon yaptırmak
double-book v. aynı anda birden fazla müşterinin kullanımı için rezerve etmek
double-charge v. fazla fiyat yükseltmek
double-charge v. abartmak
double-dip v. iki kaynaktan aynı anda para elde etmek
double-dip v. bir devlet dairesinde çalışırken diğerinden emekli maaşı almak
double-dye v. tekrar boyamak
double-dye v. üst üste iki kez boyamak
double-lock v. özenle bağlamak
double-lock v. özenle sabitlemek
double-shade v. (bir yerin) doğal karanlığını iki katına çıkarmak
double-team v. taşırken iki takım kullanmak
double-team v. çift kuvvet getirmek
double adj. bükülmüş
double edged adj. iki tarafı keskin
double adj. iki anlamlı
bent double adj. iki büklüm
double tongued adj. yüze gülücü
double adj. katlı
double faced adj. yüze gülücü
double adj. benzer
double layered adj. ikikatlı
double keeled adj. çift karineli
double edged adj. çift taraflı
double screen adj. çift ekran
double adj. iki yüzlü
double adj. çift porsiyon
double adj. katmerli
double adj. ikiyüzlü
double adj. ikili
double breasted adj. çift göğüslü
double adj. aynı
double adj. ikiz
double minded adj. kararsız
double spaced adj. çift satır
double adj. çift
double adj. çifte
bent double adj. iki kat
double-quick adj. çok çabuk
double-dealing adj. iki yüzlü
double-minded adj. iki yüzlü
double-dealing adj. aldatıcı
double-barrelled adj. iki maksatlı
double-quick adj. jet gibi
double-chinned adj. çifte gerdanlı
double-dealing adj. ikiyüzlü
double-faced adj. iki taraflı (kumaş)
double-breasted adj. kruvaze
double-faced adj. iki yüzlü
double-acting adj. çift etkili
double-tongued adj. hilekar
double-edged adj. hem lehte hem aleyhte olan
double-barrelled adj. iki işe yarayan
double-spaced adj. çift aralıklı (yazı)
double-faced adj. çift taraflı
double-minded adj. kararsız
double-glazed adj. çift camlı
double-quick adj. çabucak
double-dyed adj. kaşarlanmış
double-headed adj. çift başlı
double-quick adj. rüzgar gibi
double-current adj. çift akımlı
double-dealing adj. acem kılıcı gibi
double-digit adj. çift haneli
double-breasted adj. çift düğmeli
double-barrelled adj. iki parçalı
double-digit adj. çift rakamlı
double-armed adj. çift kollu
double-bedded adj. çift yataklı
double-breasted adj. kruvaze (ceket)
double-deck adj. çift katlı
double-edged adj. iki ağızlı
double-faced adj. acem kılıcı gibi
double-minded adj. samimiyetsiz
double-tongued adj. iki yüzlü
double-barreled adj. iki namlulu
double-tongued adj. sahtekar
double-quick adj. hemencecik
double-quick adj. hızlı
double-edged adj. iki tarafı keskin
double-edged adj. çift ağızlı
double-faced adj. çift yüzlü
double-dealing adj. sahte
double-roof adj. çift çatılı
double-fronted adj. çift yönlü/cepheli
double-headed adj. iki başlı
double-barrelled adj. çifte soyadlı
double-barrelled adj. iki soyadlı
double-barreled adj. çift anlamlı
double-barrelled adj. iki amaçlı
double-barreled adj. iki amaçlı
double-barreled adj. iki işe yarayan
double-barrelled adj. çift namlulu
double-barrelled adj. çift anlamlı
double-barreled adj. iki maksatlı
double-barreled adj. çifte soyadlı
double-barreled adj. iki parçalı
double-barreled adj. iki soyadlı
double-barrelled adj. iki namlulu
double adj. duble
double adj. 2 kişilik
double bladed adj. çift bıçaklı
double minaret adj. çifte minareli
two-double adj. iki kat
two-double adj. çift
two-double adj. iki büklüm
double adj. (madeni para) iki birimlik
double adj. (aile ilişkisinde) her iki tarafla da ilgili
double adj. hem anne hem baba tarafı ile ilgili
double-dealing adj. dolandırıcı
double-dealing adj. yalancı
double-dealing adj. ahlaksız
double-dealing adj. hain
double-dealing adj. düzenbaz
double-dealing adj. şerefsiz
double-digit adj. yüzde on olan
double-digit adj. yüzde onu aşan
double-digit adj. çift hanelere varan
double figure [uk] adj. çift rakamlı
double figure [uk] adj. çift haneli
double-ring adj. çiftlerin yeminlerini okurken birbirlerine alyans taktıkları (düğün töreni)
double-banked adj. iki katlı
double-banked adj. iki sıralı
double-dyed adj. iki kez boyanmış
double-dyed adj. tamamen renklendirilmiş
double-dyed adj. yoğun şekilde renklendirilmiş
double-dyed adj. esaslı
double-dyed adj. kapsamlı
double-eyed adj. aldatıcı görünen
double-handed adj. iki denizcili
double-handed adj. iki denizci gerektiren
double-handed adj. iki denizciye uygun olan
double-handed adj. iki denizcinin kullandığı (tekne)
double-hearted adj. düzenbaz
double-hearted adj. aldatıcı
double-hearted adj. güvenilmez
double-hearted adj. yalancı
double-milled adj. iki kez inceltilmiş (kumaş)
double-sided adj. iki taraflı
double-sided adj. iki yüzlü
double-sided adj. iki yönlü
at the double adv. yellim yelalim
at the double adv. koşar adım
on the double adv. fırtına gibi
on the double adv. yellim yelalim
at the double adv. koşar adımla
in double time adv. hızla
double adv. iki kat
on the double adv. bir koşu
at the double adv. fırtına gibi
double adv. iki misli
double-quick adv. hızla
double adv. ikili
double adv. birlikte
double adv. çift olarak
double adv. çiftler halinde
double adv. biri ile beraber
double adv. iki büklüm olarak
double quick adv. daha hızlı
double-handed adv. diğerine yardım eden iki insandan her biriyle
go at the double! interj. marş marş
cmd (common meter double) abrev. müzikte bir tür ölçü
Phrasals
double up with someone v. birisiyle paylaşmak
double down v. daha inatçı veya kararlı olmak
double down v. üstelemek
double up v. iki büklüm olmak
double up v. yerlere yatırmak
double up v. eşleştirmek